26 Nisan 2018 Perşembe

Manzarayı Kutu Kapaklarındaki Minik Tuvale Resmeden Sanatçıdan İlham Verici Resimler


Ressam Heidi Annalise minik tuvaller üzerine manzara resimleri resmediyor. Resimlerinin ilginç yanı ise bir metal kutunun kapağına yerleştirdiği minik tuvaller. Minik manzara resimleri ile doğanın güzelliğini gözler önüne seren ressam Heidi Annalise yaptığı resimleri manzara ile fotoğraflayarak harika kareler elde ediyor. Çektiği manzara resimlerini instagram hesabı üzerinden paylaşan sanatçı mevsimlerin kendine has kimliklerini de tasvir ediyor.
Metal kutu içerisine yerleştirdiği minik tuvaller üzerine resimler yapan Heidi Annalise‘den derlediğimiz seyir zevki yüksek çalışmalar aşağıda. Güzel ve mutlu seyirler. 🙂




















Sulu boya sanatçısı Sally Walsh yaptığı resimler ile kadın portrelerine yepyeni bir soluk getiriyor. Kullandığı tuval ile dikkat çeken sanatçı gazete kağıtlarına resmettiği kadın portreleri ile ilginç çalışmalara imza atmış. Sulu boya ile yaptığı kadın portreleri dışında, hayvanlar alemini de resmeden sanatçı çiçekleri de unutmamış.
Kadını şiirsel resmeden sulu boya sanatçısı Sally Walsh yaptığı kadın portrelerinin çekiciliği ve lekeli çalışmalarıyla kendine has bir tarz oluşturmuş. Boyanın dağılmasını felsefi bir şekilde kullanan sanatçı hayvan portrelerinde yarattığı sevimli havayla da içleri ısıtıyor. Genellikle kadın, çiçek ile kuşları ve türevlerini resmeden sanatçıdan derlediğimiz sulu boya çalışmaları aşağıda. Güzel seyirler. 🙂











Sulu Boya Hayvan Resimleri













19 Nisan 2018 Perşembe

Bilmeniz Gereken 16 Türk Ressam ve Tabloları




1. Hoca Ali Rıza (1858 – 1930) – Göl Kenarı

Hoca Ali Rıza, Türk resminde manzara resmi yapan ilk ressam değildir ama saray bahçelerinden çıkıp bir empresyonist gibi kırlarda ve sahillerde resim yapan ilk Türk ressamıdır. Ayrıntılara gösterdiği özen ve renk bilgisi onun üslubunu farklı kılan noktalardır. Resimde şiirsel bir üslup vardır. Bu resimde olduğu gibi tüm manzara resimlerinde maviler ve yeşiller ağırlıktadır. Resimlerinde figürü boyut belirleyici olarak kullanır.
Hoca Ali Rıza, hiç Avrupa’ya gitmemiş olmasına ve empresyonizmi görmemesine karşın resmine
batılı bir tarz katmıştır.






2. Şeker Ahmet Paşa (1841 – 1907) – Narlar ve Ayvalar

Geometrik açıdan sepetteki ayva ve narların dizilişi, birbirleriyle oluşturduğu kompozisyon resmin en dikkat çekici özelliğidir. Ayrıca, resmin gerçekçi duruşu, renklerin birbiriyle uyumunda önemlidir. Şeker Ahmet Paşa’nın resimlerindeki renk zenginliği, doğadaki gerçekliği verme kaygısı, onu doğa lirizmi diyebileceğimiz bir üsluba yaklaştırdı.
Paris’te Louvre Müzesi’ne hayatta iken resmi kabul edilen ilk Türk ressamıdır. Resimlerinde değişik bir perspektif anlayışı vardır. Daha çok natürmort resimleri ile bilinir.




3. Osman Hamdi Bey (1842 – 1910) – Kaplumbağa Terbiyecisi (1906)

Kaplumbağa Terbiyecisi’nin 1906 ve 1907 olmak üzere iki farklı versiyonu vardır. Bu yazıda gördüğünüz 1906 versiyonudur. İki versiyon arasındaki temel fark, 1906 versiyonunda 5, 1907 versiyonunda 6 kaplumbağa olmasıdır.
Osman Hamdi Bey’in bu tablosu, özellikle ilham kaynağına dair net bilgilerin olmadığı dönemde, geri kalmış bir toplumu çağdaşlaştırmaya çalışan bir aydının yorgun hâlini anlattığı şeklinde yorumlanmıştır. Kaplumbağaların esin kaynağının, Lale Devrindeki Sadabad eğlenceleri sırasında, hava karardıktan sonra sırtlarına mum dikilerek serbest bırakılan kaplumbağalar olduğu öne sürülmüştür. Bu yoruma göre, Sanay-i Nefise, Asar-ı Atika Müzesi, Duyun-u Umumiye gibi birçok kurumu kurmak ve yönetmek görevini üstlenen Osman Hamdi Bey, tabloda kendini terbiyeci, kendi iş yapış biçimine uyum gösteremeyen astlarını ise yemeğe ulaşmaya çalışan kaplumbağalar olarak göstererek, onları hicvetmektedir.
Başka yorumlara göre, düşünceli biçimde dikilen adam, sabır gerektiren zor bir iş olan kaplumbağaları terbiye etme işini, elindeki ney ve sırtındaki nakkareyi çalarak başarmayı ummaktadır. Bu yoruma göre de terbiyeci Osman Hamdi Bey’in kendisidir. Terbiyecinin zorlu işi elindeki müzik aletleriyle halletmeye çalışması, Osman Hamdi Bey’in de değişime direnen bir toplumu sanat yoluyla çağdaş seviyeye getirmeye çalıştığını, bu yüzden sanat okulu ve müze açma girişiminde bulunduğunu vurgular.




. İbrahim Çallı (1882 – 1960) – Üsküdar

Ressam Roben Efendi’den de resim dersleri alan Çallı, Şeker Ahmet Paşa’nın önerisi üzerine 1906 yılında şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan dönemin Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girdi. Altı yıllık okulu üç yılda bitirdi.
Türk resminde, İbrahim Çallı ve arkadaşları, “1914 Kuşağı Türk Ressamları”, “Türk İzlenimcileri” ve  “Çallı Kuşağı” olarak anılırlar. Çallı, resim alanında batı anlayışına yönelik bir sürece girilmesinde önemli itici güçlerden birisi olmuştur. Çalışmalarının tümünde gözlemlenen izlenimci anlayış, Avrupa’nın resim uygulamalarında görülen izlenimcilik akımının kurallarını sıkı sıkıya uygulamaktan çok, kendine özgü bir karakter sergilemiştir. Bu karakter Çallı’nın kompozisyonu oluşturan unsurların seçiminde ve resimsel dili oluşturmasındaki tavrı ile ortaya çıkmaktadır.
Üsküdar tablosunun önemi, ressamın paletindeki tüm renkleri ustalıkla kullanmasıdır. Resme baktığınızda, kendinizi Çallı ile beraber Üsküdar’da o yıllarda dolaşır gibi hissedersiniz.





5. Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911 – 1973) – Tophane

Bedri Rahmi Eyüboğlu, görsel sanatların farklı dallarından pek çok eser bıraktı. Bu tablo, ressamın izlenimcilik etkisini net olarak ortaya koyar.
Avrupa kültürünü takip eden İstanbul’da modernizmin simgesi olmayı amaç edinen kalabalığı, sanat yakınlığı, gece yaşamı, kahve kültürüyle 1900-1950 arasında semt kültürüne sahip olan Tophane, Bedri Rahmi ve arkadaşlarının uğrak yeri. Canlı ve parlak renkleri tercih eden ressam, sağ tarafa yerleşip, oval cephesi ve açık rengiyle eserin kırılma noktasını direkt vererek dikkat çekmek istemiştir.



6. Mahmut Cûda (1904 – 1987) – Sara (1929)

Mahmut Cûda’nın az sayıda nü çalışmasından biri olan resme, pembe elbise giydirmesinin öyküsü ilginçtir. 1929 yılında yaptığı üç nü tablodan birine pembe volanlı elbise, 1931’de evlendiği eşi Nazıma Hanım’ın Akademi Balosu’nda giydiği elbisedir.Cûda, çok sevdiği eşiyle ilk karşılaşmasında üzerinde gördüğü bu elbiseyi nü tablosunun üzerine giydirir. Peki nü tablosunu yaptığı Sara kim? O dönemde, Akademi’de çalışan modellerden biri. Aslında ressamın natürmortları çokça bilinse de, bu tablosu çok etkileyici.








Resim Fırçaları

   Sizlere bu bölümde Fırçalar ve bakımları hakkında genel 
bilgiler vermeye
 çalışacağım.Bu konuda  biraz bilgilenirseniz alacağınız fırçaları
 uzun müddet
 kullanma olanağı bulacaksınız.
     Fırçaların  ilk aşamada yassı olanlarını  kullanacaksınız 

Fırçalar 
genişliklerine göre numaralandırılır.En küçüğü 1'den 20 'ye kadar,
daha büyük 
fırçalar ise 20 nin üzerinde numaralar alırlar.En ince  boya fırçaları 
ince
 çalışmada ve resim sonlarına doğru kullanılır.ilk başlangıçta 
7 ve 12 numara 
fırça almanız yeterli olacaktır sanırım.Resim malzemesi 
satan yerlerde fırça
 fiyatları 3.00 ile 35.00 Tl  arasında değişmektedir.























    



 Resimde tonların kirlenmesini önlemek  için tondan tona geçerken
 fırçayı 
temizleyerek kullanmak tercih edilir.
      Fırçaların tüyleri sık,sert ve yeteri kadar uzunlukta olmalıdır.
Resim çalışmalarınız ilerledikçe fırçanızın sert veya yumuşaklığına 
siz karar vereceksiniz.Size aşagıda fırça bakımını nasıl yaptığımı 
anlatacağım.


 FIRÇALARIN BAKIMI : 
  1.Resim esnasında kullandığınız fırçaları hangi boya çözücü 

malzemesi 
kullanıyorsanız ( Gazyağı ;Kokusuz Tiner veya ispirto ) boyalı
 fırçanızı önce 
bez veya havlu kağıtta iyicene temizledikten sonra Fırça 
kıllarına zarar
 vermeyecek şekilde kullandığınız sıvının içerisinde
 iyice temizleyin.Fırçanın
 kılları üzerinde boya kalacak olursa kıllar yapışır ve 
kullanılmaz hale gelir.
 2. Fırçalarınızı resim bittikten sonra kaldıracak sanız,

Arap sabununu  sol
 avucunuzun içerisine bir miktar koyarak fırçanızın 
 kıllarındaki
 boyayı sağ başparmağınızla ovalayarak 
kalan boyaları
 temizleme işlemini yapın.Bu işlemi
 birkaç kez
 tekrarladığınızda fırça kıllarında  boya 
kalmayacaktır.
son olarak sol el baş ve işaret parmağı
 arasına biraz
 arap sabunu alıp fırçanızı sıkıştırarak 
arasında 
geçirdiğinizde  fırçanız ilk aldığınız gibi kılları
  düz
 duracaktır. 


 3. Temizlediğiniz fırçaları kuruladıktan sonra , kılları üste gelecek 
şekilde temiz bir cam  kovonoza yerleştirerek muhafaza edin.
 4. Resim yaparken fırçaları temizlemek için kullandığınız resim çözücü 
sıvıyı temiz bir cam kavanoza aktarıp kapağını kapatın ki sıvı uçmasın
.Ertesi gün resim yaparken tortusu aşağıya çöken üstteki temiz çözücüyü 
tekrar kullanma olanağı yaratabilirsiniz.Sakın alta çöken tortuyu atmayın
 ayrı bir kapta biriktirin yüzlerce rengi içersinde barındıran bu tortuyu 
natürmort yapımında arka fon olarak kullanabilirsiniz.


    Size  kullandığım pratik fırça temizleme aparatının yanıl
 yapılacağını açıklayacağım.
      Marangoza 20x15 ebadında ve 2 cm.kalınlığında
   bir tahta kestirin.Bu tahtanın sağ üst köşesine cam 
kabınızın alt kısmını çizerek bu kısmı bir santim
 derinliğinde oyun.Cam kabınız içine koyulduğunda 
oynamayacaktır.Cam kabınızın ağız genişliğine tam 
oturacak şekilde metal bir süzgeç satın alın.
Temizleme
 malzemesini  cam kaba süzgecin bir santim 
üstüne 
gelecek şekilde doldurun.